Dondurucu Soğuklarla Mücadele Eden Yedi Milyon Mülteci Çocuk Var
15 Ocak 2020Oyun Terapisinin Çocuğun İçsel Dünyasına Etkisi
18 Ocak 2020Karnede Öfkeye de Ödüle de Dikkat
Öğrenciler, bugünden itibaren iki hafta sürecek yarıyıl tatiline başlarken, bir yandan da hem öğrencilerin hem de ebeveynlerin stresleri artıyor.
Çocuk ve Ergen Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, karnesi iyi olan bir çocuğun ailesinin duyduğu memnuniyeti çocukla paylaşması, iyi gidişatı ödüllendirmesi gerektiğini belirterek “Kötü bir karne durumunda da aile çocuğa olumsuz tepkiler göstermemeli.” dedi.
Karnenin bir sonuç olduğunu hatırlatan uzmanlar, bu süreçte çocukları anlamaya yönelik bir tutum içerisinde olunması yönünde uyarılarda bulunuyor. Ayrıca uzmanlar, velilerin “zayıf” ya da “iyi” karne karşısında verecekleri tepkilerin önemine dikkati çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Gökten, yaptığı açıklamada, karnenin anne ve babalara, çocukların bir dönem içerisindeki akademik, sosyal, duygusal ve davranışsal gelişimini gösterdiğini anlattı.
Gökten, “iyi” ya da “kötü” karne karşısında vermeleri gereken tepkilere ilişkin anne babalara, “Çocukların olumlu davranışlarını övdüğümüzde ve takdir ettiğimizde o davranışın tekrarlanma ihtimali artar. Karnesi çok iyi olan bir çocuğun anne ve babası duydukları memnuniyeti mutlaka çocukla paylaşmalı, maddi ya da aktivite ödülleriyle bu iyi gidişat ödüllendirilmelidir. İyi bir karneyi anne ve baba takdir etmeli ki çocuk aynı olumlu çabasını devam ettirsin. Ancak kötü bir karne durumunda aile çocuğa yoğun olumsuz tepkiler göstermemeli, bu durumun nedenini çocukla karşılıklı konuşmalıdır. Buna nelerin yol açtığını iyice düşünüp araştırmaları gerekir.” önerilerinde bulundu.
“Çocuklarda aktivite ödülleri olumlu davranışı pekiştirmede etkili”
Karne ödülünün ailenin sosyoekonomik yapısına, çocuğun ilgi ve zevklerine göre değişebileceğini dile getiren Gökten, şöyle konuştu:
“Çocuklara verilecek ödüller maddi ödüller olabildiği gibi, birlikte yapılacak keyifli aktiviteler, arkadaşlarıyla birlikte geçirebileceği zamanlar planlamak, sözel olarak ya da vücut diliyle takdir etmek şeklinde farklı ödüller olabilir. Küçük çocuklarda aktivite ödüllerinin olumlu davranışı pekiştirmede etkisi daha büyüktür. Çocuklar büyüdükçe alınacak maddi ödüllerin pahası da giderek artmaktadır. Burada aile kendi ekonomik olanaklarını değerlendirirken bir yandan da çocuğun gelişimi için emek vermenin ve çalışmanın önemini kavramasının değerini unutmamalıdır. Kolayca, istedikleri her şeye kavuşan çocuklar büyüdükçe çabalamaktan vazgeçerler ve çalışma motivasyonları düşer.”
“Yarıyıl tatili için verilen ödevler okul rutininden aşırı kopmayı engelliyor”
Doç. Dr. Emel Sarı Gökten, yarıyıl tatilinin dinlenmek ve eğlenmek için olduğu kadar karnesi zayıf olan öğrencilerin çalışması ve eksikliklerini gidermesi için de bir fırsat olduğunu söyledi.
Okul rutininden aşırı uzaklaşmanın tekrar düzene girmeyi zorlaştırabileceğini, o nedenle tatil günlerini de organize ederek geçirmenin faydalı olacağını dile getiren Gökten, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yarıyıl tatili için verilen ödevler, eğlenme ve dinlenme dışında da çocuğun gün içinde sorumluluk duygusunun devam etmesini sağlıyor ve okul rutininden aşırı kopmasını engelliyor. Yarıyıl tatilini evde geçirecek çocuklar için günün bazı saatlerini dinlenerek bazı saatlerini ise etkinliklerde bulunarak geçirecekleri planlar yapılabilir. Belirlenen bir saatte de ödevler ve eksik konuların tamamlanması üzerinde durulabilir. Tatile gidecek çocuklar için de döndükten sonraki günlerde daha uzun süreli ödev ve eksik tamamlama yapılabilir. Unutulmamalıdır ki her çocuk için bu planlamalar değişebilir.”
Öte yandan Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ahmet Ataoğlu ise, yaklaşan yarıyıl tatili öncesi çocuklara verilecek ödülün sınırlarının iyi belirlenmesi gerektiğini belirtti.
Ataoğlu yaptığı açıklamada, karnelerin alınmasıyla başlayacak yarıyıl tatili öncesi ailelerin çocuklarının sorunlarına çözüm odaklı yaklaşmaları gerektiğini söyledi.
Çocukların başarısızlıklarının nedenlerini araştırıp çözümü konusunda da rehber öğretmenlerle iş birliği yapılması gerektiğine dikkati çeken Ataoğlu, “Ne kızmanın ne üzülmenin ne öfkelenmenin ne de eleştirmenin bir faydası oluyor. Sorunu ortaya koyup ‘Niye olmuyor?’, ‘Eksik olan ne?’ Bu sorunu tespit ettikten sonra ‘Bunun için ne yapabiliriz?’ diye arayış içinde olmaları lazım. Bu arayışı da en kolay okuldaki rehber öğretmenleriyle beraber yaparak çözüm yolu üretebilirler.” ifadelerini kullandı.
Millî Eğitim Bakanlığının ara tatil uygulamasının doğru olduğuna değinen Ataoğlu, uygulamanın psikolojik açıdan sürekliliği kırarak arada yeni şeyler arama, yeni bir heyecan, ivme ve motivasyon kazandırmada faydalı olacağını vurguladı.
“Ödülsüz öğrenme olmaz”
Başarılı çocuklara verilecek ödüllerin düzeyine dair görüşlerini dile getiren Ataoğlu, insan biyolojisinin ödüle ihtiyacı olduğunu ifade etti.
Ataoğlu, ödülsüz öğrenme olmadığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her öğrendiğimizin, davranışımızın altında ya ödül ya da cezalandırma vardır; ama zihnimizi açan öğrenme şekli, ödülle öğrenmedir. Cezayla korkutarak öğrenme zihnimizi kapatır. Sınırlı öğrenmeler yaratır. Ödülle öğrenme zihnimizi daha çok açar, daha çok katmanlar oluşturur. Ödülle öğrenmenin iyi tarafı, insanda gittikçe artan bir istek oluşturur. O yüzden mutlaka bir ödül olacaktır. Ödülün sınırlarını iyi belirlemek lazım. Aşırı ödül kişide hak etmediği bir şeyi öğretir ki, bu da daha sonra doyumsuzluklara ve olumsuzluklara yol açar; yeni şeyler yapma isteğinin de önünü kapatır. Vereceğimiz ödül, içinde bulunduğumuz sosyal ve kültürel değerlere uygun olarak, ne aşırı ne de az olarak, ihtiyaç kadar bir ödül içinde olması gerekiyor.”
Çocukların yarıyıl tatilinde aile büyükleriyle bir araya gelmelerinin uygun olabileceğini anlatan Ataoğlu, en çok da kendi yaşıtlarıyla ve yeniliğe açık bir birliktelik içinde olmaları gerektiğini bildirdi.
Kaynak: AA