Dünyanın En Mutlu Ülkesi
20 Mart 2019Ziyaret | İnsan ve Medeniyet Hareketi Konya Şubesi
23 Mart 2019Afiye Sıddıki’ye Ne Oldu?
Böyle Zulüm Görülmüş müdür?
Adı Afiye Sıddiki, otuz yaşlarında, Pakistanlı bir nöroloji uzmanı, Harvard’dan fahri diploma almış tek doktor. Çeşitli üniversitelerden 144 fahri diploması var. Sinir sistemi alanında birçok üniversitede çalışarak diploma almış. Onun seviyesinde ABD’de dahi bir tıp insanı yok…
Tıbbı ve nörolojiyi ABD’nin en önemli üniversitelerinden biri olan Massachusetts Teknoloji Üniversitesi (MIT)’nde tamamladı. Annesi, kardeşleri ve kocası da tıpçı. Kritik çalışmasını Amerikalılara duyuran kocasından ayrıldığı için üç çocuğu da yanında kaldı.
İnsanları biyolojik silahların tahribatından koruyacak bir orijinal program üzerinde çalışıyordu. Bu programın başarılı sonuçlanması ABD’nin milyarlarca dolar sarf ettiği bu silahları etkisiz hâle getirecekti.
ABD istihbaratı kendisine “programı sonlandırması ve geldiği noktaya kadar olanı büyük bir meblağ karşılığında satın almayı” teklif etti. O “henüz bitirmedim” diyerek teklifi reddetti.
ABD istihbaratı, asılsız ve delilsiz olarak onu El-Kaide ilişkisi ile itham ederek üç çocuğu ile birlikte ve Pakistan’dan izin alarak kaçırdı. 2003 Mart’ından bugüne kadar zindanda. Onu, ABD-Afganistan’ın şöhreti en kötü olan Bagram Cezaevi’ne ve erkeklerin yanına hapsettiler. Koğuşu gardiyanlara ve diğer tutuklulara açık. Gardiyanlar durmadan işkence yapıyorlar; mahkûmların tecavüzleri sebebiyle onun çığlıkları gece boyunca kulakları tırmalıyordu.
Bir İngiliz gazetesinin (Yvonne Ridley) açıklamasına göre ona yapılan işkencelere değil bir kadın, en güçlü erkeklerin bile dayanması mümkün değildi. New York’ta ilk mahkemeye çıktığında durumu içler acısıydı. Yakalandığı sırada göğsünden yaralanmış doğru dürüst tedavi edilmemişti; böbreklerinden biri ve bağırsaklarından bir kısmı alınmıştı. Ayakta duramıyordu; otururken de birilerine dayanıyordu. Çok zayıf düşmüştü; vücudunda kanamalar görülüyordu.
Yapılan işkencelerin birini şöyle naklediyorlar: Kur’an-ı Kerim parçalanmış, sayfaları yere serilmiş ve kanları akarken üzerinden yürümesi istenmişti. Maksat diğer mahkûmlara, onun kanı ile kirlenmiş Kutsal Kitab’ı göstermekti.
Yakaladıklarında zerk ettikleri bir ilaç ve sonraki işkenceler yüzünden psikolojisi altüst olan, kaybolan çocuklarının acısıyla hayal görmeye başlayan, ruh ve bedeni acil müdahale ve tedaviye muhtaç olduğu hâlde buna izin verilmeyen mazlum Afiye’nin son durumu hakkında bilgiye ulaşamadım. Yapılanların dünya kamuoyuna ve bilgisine ulaştırılması her bilenin birinci vazifesi olmalıdır.
Annesi onunla bir ramazanda telefonla konuşma imkânını bulmuştu; annesine şunu anlatmıştı:
Peygamberimiz’i (s.a.s.) sıkça rüyamda görüyorum. Bir keresinde beni Hz. Aişe’ye götürdü, “Kızımızı yanına al.” buyurdu.
Afiye Sıddıki’nin başından geçenlerin hikâyesini bana Arapça bir metin olarak gönderenler şu dua ile yazıya son veriyorlar:
Ey Hz. Yusuf gibi zindana kapatılan ve Hz. Aişe gibi zulme (iftiraya) uğrayan kızımız! Allah acılarını dindirsin; hürriyetini lütfeylesin. Efendimiz’in (s.a.s.) seni sevmesi ne büyük mutluluk. Cennetin en küçük nasibi bile sana bütün acılarını unutturacak. Zalimler de yaptıklarının cezasını çekeceklerdir!
Hayrettin Karaman, Yeni Şafak