Oyun Terapisinin Çocuğun İçsel Dünyasına Etkisi
18 Ocak 2020Arakanlılara Soykırımın Önlenmesi İçin Tedbir Alınmalı
23 Ocak 2020Öğrencinin En Önemli Kazanımı: “Tatilde Gününü Planlamayı Öğrenmesi”
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü ve Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Tatile boş zaman gözüyle değil, serbest zaman gözüyle bakmak gerekiyor. Tatil serbest zamandır; serbest zaman da planlanır. Çocuğa tatilde bile günü planlamayı öğretirsek bu, çocuğun en önemli kazanımı olur.” dedi.
Prof. Dr. Tarhan, çocuklara tatil günlerini de planlamayı öğretmenin önemine dikkat çekerek, bu planlama çerçevesinde daha fazla sosyal ortamlarda bulunmasının ve toplumun farklı kesimlerindeki insanlarla vakit geçirmesinin çocuğa farklı beceriler kazandıracağını söyledi.
Tarhan, yaptığı açıklamada, tatile boş zaman gözüyle değil, serbest zaman gözüyle bakılması gerektiğini ifade ederek, “Tatil serbest zamandır, serbest zaman da planlanır. Mesela ‘Bugün ne yapacaksın?’ diye sabah plan yapılır. Çocuk o gün ‘Şuraya gideceğim, şunu yapacağım’ der; günü planlamış, öğrenmiş ve böylece geleceğini planlamayı öğrenmiş olur. Çocuğa tatilde bile günü planlamayı öğretirsek bu çocuğun en önemli kazanımı olur.” diye konuştu.
“Televizyon oyun değil eğlence aracıdır”
Tarhan, 10 yaşın altındaki çocuklarda oyunun en ciddi iş olduğunu anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Çocukların oyunu, grup içerisinde oynamasına fırsat verecek bir şeyler yapmak gerekiyor. Burada televizyon oyun aracı değil, sadece eğlence aracıdır. Çocuğun arkadaşa ihtiyacı var. Okuldaki arkadaşların ötesinde ailenin çocuğa arkadaş olabilmesi gerekiyor. Zaten ergenlikle birlikte çocuk kendi arkadaşlarını kendi buluyor. Böyle durumlarda çocuk gider arkadaşlarıyla görüşür, konuşur; akşam gelir anne babasına bilgi verir. Çocuğun 10 dakika da olsa anne babasına bunları anlatması, anne babasına karşı duyduğu güven duygusunu gösterir; sorumluluk ve hesap verme duygusunu da geliştirir. Bu nedenle sosyal aktiviteler içinde tutup, çocuğun rapor etmesini sağlamak burada o çocuğun davranış geliştirmesine katkı sağlamış olur.”
Çocuğun yarıyıl tatilinde katılabileceği etkinliklere dâhil olabilmesinin, çocuk açısından büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Tarhan, “Çocuk bir tiyatroya gidip izleyip dönmesin. Bu bir etkinlik değil. Çocuğun bizzat dokunacağı, katılacağı şeyler bulmak gerekir. Hiçbir şey olmuyorsa kitap okur, anne babaya anlatır veya birlikte kitap okurlar. Aileler, bu şekilde grup etkinliğine öncelik vermeye çalışsınlar.” önerisinde bulundu.
“21. yüzyıldaki öğrenme, deneyimleyerek öğrenmektir”
Yarıyıl tatilinde ödev verilmesinin de tartışmalı bir konu olduğuna işaret eden Tarhan, “Özellikle 21. yüzyıl becerisi olarak öngördüğümüz becerilerde, çocuğa bilgi yüklenmesinden daha önemlisi çocuğa kimlik kazandırmaktır. Neden? Çünkü kendini keşfetme yolculuğuna çıkmayan bir çocuk, hayatı keşfetme yolculuğunda başarılı olamıyor. Kendini keşfetme yolculuğuna çıkması için de kendi kimliğine sahip olması gerekiyor. Bunun için kendini değerli ve önemli hissetmesi gerekiyor.” şeklinde konuştu.
Tarhan, bununla birlikte ikinci önemli bilginin de başkalarının hakları ve ihtiyaçları konusunda hassas olunması gerektiğini çocuklara öğretmek olduğunu aktararak, şöyle devam etti:
“Bu iki oluşumu öğretmek için 21. yüzyıldaki öğrenme, deneyimleyerek öğrenmektir. Deneyimleyerek öğrenme becerisinde kişiyi alıp, kitapların arasında bilgi yüklemek yerine onun davranış geliştirmesini en iyi nasıl sağlayabiliriz, buna odaklanmak gerekiyor. Bu nedenle temel, zorunlu ödevleri yapabilirler; ama ödevler asgari tutulup, çocuğun daha çok yaşam becerileri kazanmasına önem vermek gerekir. ‘Çoklu Zeka Teorisi’nin, 21. yüzyıl eğitiminde kullanılmasının ana tezi budur. Bu tez de çocuğun, bir odaya kapanıp bilgisayarla ve kitaplarıyla baş başa kalmasıyla sınırlı eğitim olmamalı. Tatilde daha çok sosyal becerilerin geliştirilmesi, grup etkinliğinin, takım olma becerilerinin geliştirilmesi ve bunun için de gencin yalnız bırakılmamaya çalışılması ve burada varsa bizim Anadolu’daki en önemli şahsi taraflarımızdan birisi yakın akrabalar ve arkadaş bulabilmesidir.
Amca, hala, teyze, dayı, çocuklarıyla ve komşuluk ilişkileriyle çocuğun sosyal beceri kazanması daha kolay. Ama apartmanda yaşayan çocuklarda çocuğun yalnızlaşması ve televizyona mahkûm kalması durumu ortaya çıkıyor. Televizyon ucuz bakıcı gibi, çocuk evde geçiyor karşısına ve gününü o şekilde geçiriyor. Birkaç da ders yapıyor. Tatil böylece geçiyor. Halbuki tatilde ideal olan bir gencin arkadaşlarıyla sosyalleşerek onlarla ilişki yönetimini öğrenmesidir. İnsanlarla nasıl ilişki kurması gerektiğini öğrenmesi lazım.”
“Suriyelilerle zaman geçirmek, sahip olduğu değerlerin kıymetini bilmesini sağlar”
Prof. Dr. Tarhan, dezavantajlı kimselerin çeşitli sosyal durumlardan mahrum insanlar olduğunu, bu mahrum kişilerin hakkında farkındalık oluşturulması gerektiğine işaret ederek, şunları söyledi:
“Mesela çocuklarımızın haftada bir gün bölgedeki Suriyelilerle ya da yaşlı kişilerle engellilerle zaman geçirmesi, bir iki saat bir arada kalması gibi etkinlikler onlara hayat boyu unutamayacağı, sahip olduğu değerlerin kıymetini bilmesini sağlar. Küçük şeylerden mutlu olma becerisi kazandırır. Dünyayı değiştirmek, başkalarını suçlamak yerine kendini değiştirerek hayat yolunda ilerleme halinin çocuklara aşılanması gerekiyor. Bu beceriler çocuklara ileri yaşlarda çok lazım olacak. Bu nedenle davranış geliştirme, ödevlerden daha etkili olacaktır.”
Tarhan, anne-baba ve çocukların takım ruhuyla hareket etmesini öğrenmesi için birlikte kitap okuma faaliyetleri düzenlemesini önererek, “Takım olmayı öğretmek çocuğun hayatı öğrenmesinde çok önemli. Bunun için tatili, çocuğa teorik bilgilerin yüklendiği değil, insan ilişkilerinin, sosyal becerilerinin, paylaşımın ve çeşitli becerilerin öğretildiği bir alan alarak görmek lazım. Mesela hayvanlara yardım, yaşlılarla ve hayatta dezavantajlı kişilerle ilgilenme gibi etkinliklerin geliştirilmesi de oldukça önemlidir.” ifadelerini kullandı.
Kaynak: AA