Büyüyüp serpilmeye başladıkça çeşitli ortamlara girecektir. Buralardan etkilenmekle birlikte, öncelikle aile içinde, ilk öğretmenlerinin dokunuşlarıyla karakteri oluşmaya başlar çocuğun. Bu nedenle aile kurumu, eğitim gördüğü ilk okulu; anne babası da ilk öğretmeni olacak çocuğun. Bu ailede eğitim ihmal edilemeyecek kadar önemlidir. Peki, aileler bu önemin ne kadar farkındadır? Onların da kendilerini bilgilendirip geliştirecek bir eğitime ihtiyaçları yok mudur?
Çocukların okula başlamasıyla ebeveynlerin, onların gelişimleri üzerinde tahakkümü hafifler, kısmen de olsa etkisi azalır. Artık bir çiçek gibi narin ve temiz çocukların hayatlarına, gelişimleri üzerinde söz sahibi olacak yeni bir otoriter, bahçıvan girmiştir. Bu bahçıvan iyiyse, ruhlarına dokunduğu çiçekler de iyi ve güzel yetişir; kötü ise, ruh derinliklerine bıraktığı öldürücü zehirlerle büyüyüp gelişmeden çiçekleri soldurur. Bu bahçıvan, ebeveynlerden sonra çocuğun gelişmesine katkıda bulunacak olan öğretmendir.
İlk defa ailesinden uzaklaşıp eğitim yuvalarına ayak basan çocuk, ailesinden ne öğrenmişse onunla hareket etmeye meyillidir. Bundan dolayı okulda öğrendikleriyle anne babasından gördükleri arasında zıtlığın olmaması gerekir. Yoksa çocuk çelişkiler içinde afallar, gelişim yönünden de sekteye uğrar. Durum iyi gözetilmezse eğitiminde aksaklıklar meydana gelir. Bunun için okul ile sürekli iş birliği hâlinde olmalıdır her anne baba. Öğretmen ile alınan ortak kararlarla sorunlar çözüme kavuşturulmalıdır.
Verilen eğitimin okul dışında da sürmesi için, okul ile ebeveynler arasındaki iş birliği önemlidir. Ancak bunun böyle olması, anne babaların üzerine düşen görevlerini bilmesi ve yerine getirmesi için bilinçli bir şekilde eğitilmelerini gerekmektedir.
Anne babaların, çocuklarının eğitimine dâhil olmaları sadece çocuklarına değil, kendilerine ve öğretmenlere de fayda sağlar. Peki, ebeveynler ilk olarak ne yapmalı, onların eğitime katılmaları nasıl olmalı?
Eğitim ne okulla başlamıştır ne de sadece okulla devam eder. Hayat okul dışında da devam ettiğinden, eğitim kurumlarla sınırlı değildir. Bundan dolayı anne babalar, eğitim kurumlarıyla ev arasındaki irtibatı hiç kesmemeli, sürekli okulla iletişim hâlinde olmalıdır. Yapılması gerekenlerin başında ilk olarak bu gelir. Bu sayede çocukların gördüğü eğitim, evde de devam etmiş olacak, böylelikle eğitimde süreklilik sağlanacaktır. Bu da çocukların akademik başarı, sosyal gelişim, öğrenmeye istekli olmaları gibi birçok konuda kayda değer sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır.
Yapılan araştırmalarda, okul ile iş birliğinde olan ailelerin çocuklarının, okuduğunu anlama başarıları daha yüksek olduğu görülmektedir. Başka bir araştırmada, “aile katılım etkinlikleri”ne dâhil olan ailelerin çocuklarında; sosyal becerilerinde gelişme, dil gelişimi, çevreye uyum sağlama ve akademik başarısının artması gibi alanlarda olumlu gelişmeler görülmüştür.
Çocuğun kişilik, ruhsal ve fiziksel gelişiminin sağlıklı olmasında, olumlu davranış kazanmasında, kendine, çevresine ve de yaşadığı dünyaya faydalı olmasında ailenin (anne babanın) rolü bu kadar önemlidir. Böyle olduğundan dünyada anne baba eğitimlerine ciddi önem verilmektedir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Batı Avrupa’da “Anne Baba Okulu” uygulamaları başlatılmıştır. Önce Fransa’da açılan okullar, sonra İsviçre ve Hollanda olmak üzere birçok Avrupa ülkelerinde de açılmıştır. 1964’te anne baba eğitimlerine verilen önem iyice artmış, bunun üzerine “Anne Baba Okulları Uluslararası Federasyonu” kurularak, “Anne Baba Okulları”nın ülke genelinde yaygınlaştırılması ve yapılan çalışmalarda bütün okulların aynı çizgi doğrultusunda hareket etmesi hedeflenmiştir. Bir yıl sonra anne baba eğitiminin ne kadar gerekli olduğu daha da iyi anlaşılınca, 36 değişik ülkede bulunan kuruluşlar, bu federasyona katılmıştır. Bugün de hâlâ birçok ülke bu federasyona üye olarak anne baba eğitimine katkı sağlamak için çaba sarf etmektedir.
Bunun dışında, ABD’de de çocuğu olan anne babalar için “Anne Baba Becerileri İçin Sistematik Eğitim Programı”, “Etkili Anne Baba Eğitimi” gibi programlarla eğitim verilmektedir.
Ülkemizde bazı kuruluşlar tarafından buna benzer çalışmalar başlatılsa da yeteri seviyeye ulaşılamamıştır. Çocukların eğitim sürecine ailelerin dâhil edilmesi, yaygın bir şekilde uygulanır konuma henüz ulaşmamıştır.
Hayatlarının büyük bir bölümünü ailesinin yanında geçiren çocukların gelişiminde anne babanın etkisi büyüktür. İlk öğretmenleri, ilk model aldıkları onlardır. Ancak yaptıkları bazı şeyler vardır ki iyilikten çok kötülük getirir çocuklarına. Her anne baba, onların hayat yoluna başarması için nice kıymetli taşlar döşediğini zanneder. Bunu da çocuğunun iyiliğini düşünerek yapar. Zaten kim çocuğunun kötülüğünü ister ki? Fakat çocuğunu olumsuz yönde etkilediğinin, o taşların birer tuzaktan ibaret olduğunun farkında değildir.
Öncelikle, ebeveynler ahlaklı insanlar yetiştirmekle sorumludur. Bu yüzden de çocuğun yürümeye başladığı hayat yolunu ilk önce dinî ve ahlaki taşlarla süslemesi gerekir. Bu taşların aydınlattığı yola, diğer başarılara ulaştıracak taşların konulması hayli kolay olacaktır. Bunun için de en kıymetli varlıkları olan çocuklarına her anlamda daha sağlıklı destek olabilmeleri, anne babalarının bir eğitim süzgecinden geçmesine bağlıdır.
Anne baba okul etkileşimi çocuğun gelişiminde önemlidir. Fakat ülkemizde okul etkinliklerine velilerin katılımı pek azdır. Bunun başlıca nedenleri şunlardır:
Anne babaları eğitime dâhil etmek isteyen eğitim kurumları ebeveynlere şunları anlatmalıdır: