Logo 200Logo 200Logo 200Logo 200
  • Ana Sayfa
  • Kurumsal
    • Hakkımızda
    • Vizyonumuz Misyonumuz
  • Faaliyetler
  • Ziyaretler
  • Haberler
  • Projeler
  • Galeri
    • Foto Galeri
    • Video Galeri
  • İletişim
✕
  • Ana Sayfa
  • Haber
  • Sosyal Medya Bağımlılığı ve “Biz”
İnsanı İnsan Yapan Sahici Kaygılar ve “Anksiyete” Kavramı
11 Mart 2019
İsrailli askerlere, ‘İnsan hayvanları’ dediği için yargılanacak
11 Mart 2019

Sosyal Medya Bağımlılığı ve “Biz”

Eskiden bağımlılık deyince uyuşturucu, alkol, madde gibi vücuda doğrudan giren ve tüm uluslarca yasaklanan bağımlılığa,  uzmanlardan tarafından ‘İnternet ve Teknoloji Bağımlılığı’ da eklendi. Öyle ki, madde bağımlılığı kadar etkisi olan, internet ve teknoloji bağımlılığı henüz çocuk yaşlarda kullanılmaya başlanıyor. Akıllı telefon, tablet ve bilgisayarların yaygınlaşmasıyla birlikte hemen hemen her evde ya da caddede, sokakta, kafede, otobüslerde ve benzeri kamusal alanlarda internetin olduğu gerçeği göz önünde bulundurulursa, bunun hayatımızda ne kadar yer edindiği gerçeğini görmüş oluruz.

Sosyal medya bağımlılığı diğer bağımlılıklar gibi bir bozukluk ya da hastalık olarak tanımlanmamaktadır. Ancak sosyal medya bağımlısı olmak demek; herhangi bir iş yaparken (iş yerinizdeki hayatınızın her alanında dâhil) ya da arkadaşlarınızla sohbet ederken aklınızın sürekli sosyal medya hesabınızda olması durumudur. Aslında gerçek hayattan kopup hayatınızı sosyal medyalardan aldığınız beğeni sayılarına görüp ona göre tatmin düzeyini yaşamaktır. Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, bu mecranın; güvensizlik, dikkat dağınıklığı, yorgunluk ve stres, sosyal anksiyete ve duyguları gizleme gibi birtakım hastalıklara neden olduğunu, bunu da ancak arkadaş ve aile ortamlarının yüz yüze ve birlikte hareket ederek, daha çok zaman harcayarak aşılması mümkündür.

İnternet bugün hayatımıza belirli sebeplerle kolayca girebilmekte; ancak çoğu zaman ölçülü yaklaşılmadığından sapmalara ve sorunlara dönüşebilmektedir. Bu nedenle üzerinde tekrar tekrar durulmayı, düşünülmeyi, nasihatleşmeyi gerektirmektedir.

Toplum olarak düştüğümüz bu girdaptan bilinçlenerek ve kendimizi koruyarak çıkmak zorundayız. Teknolojik ürünlerin son hızla ve ölçüsüzce üretildiği ve tüketildiği bu çağda bizleri bağımlı hale getirdiği ve klinik bir vakaya dönüştürdüğü acı bir gerçek. Akıllı teknoloji adı altında bizlere sunulan bu teknolojiyi, efendisi olarak kullanmıyoruz; aksine bu efendinin kölesi olmuş durumdayız. Bugün ‘’akıllı teknoloji’’ kadar konuşulmayan bağımlılık önümüzde büyük bir problem olarak duruyor. Dolayısıyla bu dijital “oyun-eğlence” programlarının çocuklar ve gençler üzerinde yol açtığı psiko-sosyal travmalar ve davranış bozuklukları onun ölçüsüz ve denetimsiz kullanıldığı takdirde ne denli zararlara yol açabileceği üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Bilgi ve iletişim araçlarının yaygın olduğu bir düzlemde söz konusu araçlar ölçüsüzce kullanıldığından, her türlüğü kötülüğün de kolaylıkla yayılıp kendine alan bulmasına sebep olunabilmektedir.

Psikolojik bir analiz yapıldığında gençlerin önemli bir kısmının gönül eğlendirmek, hoş zaman geçirmek, kendini görünür kılmak, beğeni almak ve ek olarak da karşı cinsini ayarlamak için bu aracı kullanmaya eğilim gösterdiği kolaylıkla gözlemlenebilir.

Sürekli paylaşımlar yapmak,
yaşanılan her anı sosyal medyada yayınlamak,
sosyalleştiğimizi düşünürken asosyalleşmek,
(arkadaş gruplarıyla anı yaşamak varken) sanal grupları tercih etmek,
ilişkilerin sanallaşması,
öğrencilerin bu nedenlerle çevresinden uzak kalması,
sosyal aktivitelere katılmaması,
ardından sinsice insan karakterine işleyen bağımlılık…

Aileyle zaman geçirmek,
daha çok sosyal faaliyetler içerisinde bulunmak,
Toplum olarak bizler, internet ve sosyal medya ortamlarının yozlaştırıcı atmosferine terk edilmeyecek kadar değerliyiz. Bu değeri herkesten önce yüce yaratıcı bize veriyor.

İfsat edilmiş ortamlarda bocalayan aile ve gençleri uyarıp dönüştürme sorumluluğunun yanında, onları kanalize edebileceğimiz alternatif ortamları inşa yönünde çabamız da olmalıdır. Bu durum internet ve sosyal medya ortamı için de geçerlidir.

Bunun için öncelikle bizim kendimizi donatmamız gerekir. Bunun ise olmazsa olmaz şartı hayatı kuşatan bir dava bilincini ve sorumluluğunu edinmektir. İşte o zaman her alanda olduğu gibi, internet ve sosyal medya ortamında da sergileyeceğimiz tutum ve davranışlar ibadete dönüşecektir.

İnternet ve sosyal medya ortamlarında sergileyeceğimiz tutum ve davranışlardan sorumluyuz.

Klavyeye uzanırken Allah’ın kendisini gördüğünü, işittiğini ve tüm yazıp eyleyeceklerinden muhakkak sorumlu tutulacağını göz önüne alabilenlere ne mutlu!

Paylaş

İlgili Haberler

28 Haziran 2021

Afrika’da Yaşayan 1,2 Milyar Kişi Risk Altında


Devamını Oku
23 Haziran 2021

Ebeveynler Tarafından Yapılan 5 Büyük Hata


Devamını Oku
15 Haziran 2021

‘Geçmişten Bugüne Kudüs 360 Dijital Gösterimi’ Açıldı


Devamını Oku
3 Haziran 2021

Çocuklarda 3T Gerçekten de Zararlı mı?


Devamını Oku

Ara

✕

Son Yazılar

  • Video parametreleri (silmeyin, değiştirmeyin)
    1 Ocak 2023
  • Dernekleri kısıtlayacak yasalar mecliste kabul edildi
    26 Aralık 2022
  • Afrika’da Yaşayan 1,2 Milyar Kişi Risk Altında
    28 Haziran 2021
  • Ebeveynler Tarafından Yapılan 5 Büyük Hata
    23 Haziran 2021

Vizyonumuz

Maddi ve manevi değerlerine sahip çıkan, ulusal ve uluslararası düzeyde başarılarıyla söz sahibi bir sivil toplum kuruluşu olmak.

Sosyal Medya Hesaplarımız

| ilyaorgtr

Hızlı Ulaşım

  • Giriş
  • Yazı beslemesi
  • Yorum beslemesi
  • WordPress.org

 İletişim Bilgileri

  • Orhan Şaik Gökyay Cad. No: 66
       Karşıyaka/İzmir

  • F485+2M Karşıyaka, İzmir

  • +90 232 --- ----

  •  info@ilya.org.tr

 Hızlı Ulaşım

  • Hakkımızda
  • Faaliyetler
  • Projeler
  • Bağış
  • İletişim

Web Sitemizde Arayınız

✕

Sosyal Medya Hesaplarımız

 ilyaorgtr
© 2022 İzmir İlim Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği. Tüm hakları saklıdır.
® Derneğimiz İDSB üyesidir.
✕

Giriş Yap

Parolanızı mı unuttunuz?

Hesap oluştur?